| Turc | Anglais | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | ölçüm sonucu | result of a measurement n. |
| Technical | ||
| Technical | ölçüm sonucu | result of a measurement n. |
| Turc | Anglais | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | (hesaplama veya ölçüm) sonucu vermek | give v. | ||
|
Thus a combination of growth and reform can indeed give the desired result. Dolayısıyla büyüme ve reformun bir araya gelmesi gerçekten de istenen sonucu verebilir. More Sentences |
||||
| General | performans ölçüm sonucu | power n. | ||
| Engineering | ||||
| Engineering | ölçüm bilgisinde üç yönlü problem sonucu veya gözlem noktasının üç sabit nokta üzerinden tek bir çembere düşmesi ile görülen belirsiz form | revolver n. | ||
